Dario Argento’nun 1977 yapımı kült filmi Suspiria, hikayesindeki ve görsel anlatımındaki öğeleri birçok farklı kaynaktan alıyor. Bunların arasında halk masalları ve İngiliz yazar Thomas De Quincey’nin filme adını veren deneme kitabı Derinlerden İç Çekişler (Suspiria De Profundis) yer alıyor. Suspiria, Argento’nun Üç Anne (Le Tre madri) adını verdiği korku üçlemesinin de ilk filmi.
Almanya’daki ünlü bir bale akademisinde geçen doğaüstü olayları konu alan film, yeni öğrenci Suzy Bannion’un (Jessica Harper) akademiye gelişiyle başlıyor. Suzy’nin, akademiyi bir sis bulutu veya filmde de sık sık maruz kaldığımız haliyle bir fırtına gibi saran garip ve gizemli durumlar ağının ortasına düşmesi, bildiğimiz şekliyle “hikayeyi” yaratıyor: Karakter güvenli evini terk eder, Kara Orman’da yalnızdır, etrafında olup bitenlere bir anlam veremez, değişmesi ve ipuçlarını takip etmesi, kurtçuklara, yarasalara, kara büyülere göğüs germesi gerekir.
Ancak tüm bunlar olurken kendimizi Suzy için üzülürken bulamayız. Gündüz kırmızı ve sarı odalarda, piyanist Daniel’ın (Flavio Bucci) çaldığı müziğin eşliğinde; gece ise kırmızı, mavi ve yeşil ışığın altında, bir oyuncak bebek evindekileri andıran odalarda adım adım nihai bir cevaba yaklaşmaktadır Suzy.
Etrafındakiler, akademinin ve Kara Orman’ın mutlak hakimi gibi görünen cadıları bir şekilde gücendirir ve cadılar tarafından cezalandırılırlar. Suzy ise bir güç tarafından, belki neredeyse tanrısal sakinliği tarafından korunmaktadır. Buna rağmen Suzy’nin bir tehdit olarak görüldüğü bellidir, akademinin başkanı Madame Blanc (Joan Bennet) başta olmak üzere tüm çalışanlar Suzy’yi anormal hiçbir durumun olmadığına ikna etmeye çalışıyor gibidir, Suzy hem fiziksel hem de zihinsel olarak uyuşturulur. Fakat hikayenin kendi akışı, akademinin bir şekilde kontrol altına aldığı doğanın kendi planları vardır.
Bu noktada hikayenin her anında kendini gölgelerin ardından belli eden üçlemelere ve bu üçlemelerin hakimlerine değinmek istiyorum. Bunların en önemli öğeleri doğa ve cadılardır. Doğa dişil bir güçtür, başka dişil güçler olan cadılarla ve “doğaüstüyle” mücadele eder, kimi zaman da müttefik olur.
Doğa, bir süreliğine akademi tarafından, cadılar tarafından kontrol altına alınmış gibi görünür. Birçok farklı biçimde gösterir kendini; o, Kara Ormandır, fırtınadır, kurtçuklar ve yarasalardır, bir kurt köpeğidir, cadılar meclisinin başı Helena Markos’un (Lela Svasta) dahi kaçamadığı yaşlılıktır, yangındır.
Cadılar ise Alman progresif rock grubu Goblin’in film için yaptığı müzikle ve çeşitli ses efektleriyle, o aniden gelen huzursuzlukla görünür. Bu müzik sihrin habercisidir; cadıların “zararlı, negatif ve yıkıcı” eylemlerini hatırlatır.
Bu iki dişil güç üçlemenin diğer öğelerini kontrol altında tutarlar. Bu öğeler cadıların çalışanları ve gerçekleri göremeyen diğer herkestir. Çalışanlarda ürkütücü bir taraf vardır. Gerçekleri göremeyenlerin, gerçekleri görememeye devam etmesine yardımcı olurlar. İki taraf doğadan da doğaüstünden de kaçamazlar. Yine de Kara Orman’ın karanlığını aydınlatacak bir ışığa ihtiyaç vardır. Bir kurtarıcı, bu durumda Suzy, olayların akışını değiştirebilecek güce sahiptir. Aydınlık ve karanlık, bu hikayede var olmak için birbirlerine ihtiyaç duyarlar.
Suzy ışığı, bu durumda bilginin ışığını takip eder. Cadılar meclisi hakkında bilgi toplar, arkadaşı Sara’nın (Stefania Casini) notlarını bulur, akademiye geldiği ilk gece duyduğu sözleri hatırlar ve süsen çiçekleriyle süslü kapıyı bulur. Kapının ardında sır vardır. Suzy aydınlanmıştır, artık perdenin arkasındadır. Dar koridorlarda yolunu bulabilir, Helena Markos’un ışıklı siluetini yalnızca o görebilir, karanlığı bir tavus kuşunun tüyüyle deler, yangından yalnızca o kurtulabilir. Film böylece bitmiş görünür. Ancak bu hikayenin geçtiği evren; dişil güçlerin, doğanın ve doğaüstünün bir kısır döngü halinde yönetimi paylaştıkları bir geleceğe açılacak gibi duruyor.
“Sihir her yerde, bütün dünyadadır. Bu her zaman bilinen bir gerçektir.”
Kaynakça:
1. https://www.rogerebert.com/features/do-you-know-anything-about-witches-suspiria-at-40
2. https://www.slantmagazine.com/film/suspiria/
3. https://screenagewasteland.com/suspiria-1977-review/
Yazar: Aynur Genç