Uğultulu Tepeler’i okuduğum günden beri içimde bu kitabı hep birilerine anlatma isteği doğmuştur. Şu an bu kitabi bir kitleye anlatmak benim için büyük bir mutluluktur.
Bay Earshaw’ın Liverpool dönüşü getirdiği küçük zenci çocuk ailenin diğer üyeleri için adeta bir şok dalgası yaratmıştır. Bay Earshaw gibi bir asilzadenin sokaklarda yaşayan bir çingene ile ne işi olabilirdi ki. Küçük çingene çocuğu yeni adı ile Heathcliff ailenin küçük kızı olan Catherine’nın çok ilgisini çekmiştir. Kim bilir belki de herşeyi hissetmiştir. Heathcliff zamanla sessiz, içine kapanık ve çalışkan bir çocuk oluşundan mıdır bilinmez Bay Earshaw’ın göz bebeği haline gelmiştir. Evin beyinin bir çingeneye olan zaafı Bay Earshaw’ın oğlu Hindley Earshaw’ı çok öfekelendirdiği için Hindley her fırsatta Heatcliff’ı hakaretlere maruz bırakıp döverdi. Hindley’in bu nefretine karşın kız kardeşi Catherine ve Heathcliff arasında zamanla çok sıkı bir bağ oluşmuştu öyle ki bir gece Heathcliff eve uğramadığında Catherine Heathcliff’in onları terk ettiğini ya da başına kötü bir iş geldiğini düşünerek sabahlara kadar ağlamıştı. Aralarındaki bağ zamanla birbirine sevgi besleyen iki küçük kalp haline gelmiştir. Yılların bu iki küçük kalbe dokunmamasını çok isterdim.
Soğuk bir kış akşamında Bay Earshaw son nefesini küçük asi kızı Cathy’nin başı dizlerindeyken verir. Bay Earshaw’ın ölümünden sonra herşey en çokta Hindley dizginlenemez bir hal aldı. Hindley evlenmiş bir çocuğu olmuştur. Oğlunun doğumundan sonra ölen karısı Hindley için büyük bir kayıp olmuştur. Catherine için ise yeni bir macera başlamıştır. Thrushcross Grange’de yaşayan Varlıklı ve eğitimli bir ailenin çocuğu olan Edgar Linton.
Heathcliff ve Catherine’nın birbirlerine olan duygularından haberdar olan ve yakından tanığı olan kişi Nelly’dir.Nelly evin yardımcısı aynı zamanda Hindley’in çocukluk arkadaşıdır. Hindley’in bu durumu en çok Nelly’i üzüyordu. Bu yüzden küçük Hareton’u kendi çocuğu gibi sahiplenmişti. Hareton’u babasının ona olan nefretinden korumaya çalışıyordu.
Ah zavallı şımarık Cathy bir yandan Heatcliff’e olan aşkı bir yandan da şatafata olan düşkünlüğü arasında kalmıştı.
Cathy’nin ve Linton’nun aralarındaki her neyse Heathcliff’i büyük bir öfkeye ve hüsrana uğratmıştı. Bir tanecik Catherine’sını kaybetmek istemiyordu. Uğradığı hüsrandan dolayı günlerdir eve uğramamıştı. Heathcliff’in bu durumu Cathy’i endişeye düşürmüştü.
Bir gece Cathy ve Nelly mutfakta konuşurken Heathcliff evin kapısında belirdi, Cathy’nin sesini duyması duraksamasına yetti. Catherine aynen şunları söylüyordu. “Heathcliff gibi cahil biri ile evlenmek beni alçaltır. Onun için Heathcliff kendisini ne kadar çok sevdiğimi hiçbir zaman bilmeyecek. Onu yakışıklı olduğu için değil, kendimden çok bana benzediği için seviyorum. Ruhlarımızın neyle yoğrulduğunu bilmiyorum ama onunkiyle benimkinin aynı hamurdan olduğunu biliyorum.”
Hemen sonra kapının önünde bir kıpırdanma olmuştu. Sanırım Heathcliff gitmişti. Bu gidiş uzun süreli bir terk ediş gibiydi. Belki de kalıp Catherine’yı biraz daha dinleseydi aşkı için savaşmayı göze alabilirdi.
“Benim bu dünyadaki en büyük üzüntülerim Heathcliff’in üzüntüleri olmuştur; hepsini de başlangıçta görmüş, duymuşumdur. Hayatta en büyük düşüncem o olmuştur. Herşey yok olup yalnız o kalsa, benim varlığım gene de devam ederdi. Benim Edgar’a karşı duyduğum sevgi ormandaki bitkiler gibidir: Kış nasıl ağaçları değiştiriyorsa zaman da bu sevgiyi değiştirecektir, bunun farkındayım. Heatchliff’e karşı duyduğum bu sevgi ise alttaki ölümsüz kayalara benzer: görünüşte pek az zevk verir ama, gerçekten lüzumludur. Ben Heathcliff’im, Nelly… Onun için ayrılmaktan söz etme bir daha olacak şey değil bu; hem de…”
Heatchliff’in uğultulu Tepeler’i terk etmesinin üzerinden uzun bir zaman geçmiştir. Catherine artık Catherine Earshaw değildir. O artık Catherine Linton’dur. Edgar ile evliliklerinin tek bir gününde bile mutlu olamamıştır. Bu nasıl mümkün olabilir ki zaten. Kalbiniz bir başkasına ait iken diğer insanların yanında mutlu olmanız mümkün müdür?
Heatchliff sonunda varlıklı bir adam olarak uğultulu Tepeler’e dönmüştür. Benliğindeki kötülük zamanla daha karanlık bir hal almıştı. Heathchliff Catherine’nadan başka hiç kimseye karşı içinde bir sevgi taşımaz. Kalbinin Cathy hariç her bölmesi karanlık kaplıdır. Artık Earshaw malikanesinin tek sahibi Heathcliff nasıl bu kadar zengin olduğu kimse tarafında bilinmez ama şüphe yoktur ki paranın geldiği yer pek iç açıcı olmasa gerek.
Yarım kalan duygular bir yasak aşka dönüşür. İntikam almak isteyen Heathcliff Edgar’ın kız kardeşi İsabella ile evlenir. Kızın hayatını cehenneme çevirmekle kalmaz birde ondan çocuk yapar. Yaptıkları şeyler gizli gizli buluşmalarına asla engel değildir. Catherine Heathcliff’e olan aşkından ince hastalığa yakalanır. Hastalığa yakalandığında ise Edgar’dan hamiledir. Kızı Catherine’yı dünayaya getirdiği gece Heathcliff’in bir tanecik Cathy’si sonsuz bir yolculuğa uğurlanır.
Cathy’nin ölümünden sonra Heathcliff’in şu sözleri yüreğimde büyük bir burukluğu sebep olmuştur.
“Catherine Earnshaw, ben yaşadıkça sende rahat yüzü görme! Seni ben öldürmüşüm, öyle söyledin. Sende peşimi bırakma. Öldürülenler öldürenlerin peşini bırakmazlar. Ben hayaletlerin yeryüzünde dolaştıklarını biliyorum. Her zaman benim yanımda ol. Dilediğin kılığa gir, çıldırt beni… Yalnız seni bir türlü bulamadığım dehlizde beni bırakma. Ah Tanrım anlatılamayacak bir şey bu… Ben hayatım olmadan yaşayamam. Ruhum olmdan yaşayamam…”
Catherine, Heathchliff’in bu yardım çığlıklarını duymuş olacak ki… Heathchliff yıllarca hayaletlerle beraber yaşadı her gece gördüğü kabuslar, peşinden gittiği hayalletler kötü kalpli Heathchliff’i çok yıpratmıştı. Bir gece Heathcliff’i yatağında gözleri açık bir şekilde ölü buldular.
Artık o hayaletler, kavgalar, kin dolu yürekler Heathchliff’in ölümü ile son bulmuştur. Heathchliff’in naaşı Uğultulu Tepeler’de bulunan Catherine’nin yanına gömülmüştür. Aslında Catherine’nin yanında Edgar’ın mezarı vardı. Heathcliff ölmeden önce Edgar’ı Cathy’nin yanından uzak bir yere götürmüş ve oraya gömmüştür. Hizmetkarlarını ise onu Catherine’nın yanına gömmeleri için sıkı tembih etmişti.
Uğultulu Tepelere aşağıdan Cathy ve Heathcliff’in mezarının olduğu yerden bakınca insan nasıl olurda burda huzur bulamaz diye düşünür.
O gece ve ondan sonraki günlerin hepsinde Uğultulu Tepeler’de derin bir sessizlik hakimdi. Bunun yanı sıra bir dedikodu yayılmıştı. Uğultulu Tepeler’de el ele dolaşan iki hayaletin dolandığı, bir kaç kişi gerçekten gördüklerine dair yeminler ediyorlardı.
Kaynak: Pinterest
Kader Hanım öncelikle ellerinize sağlık
Haftada en az 1 kere bana bu kitabı övmenizden bu kitaba hayranlığınızı bilmekte ve daha hala okumadığım için utanç duymaktayım. Şubat ayında bu kitabı okuyup kahve eşliğinde sizlerle yorumlamaktan mutluluk duyacağım. Umarım davetimi kabul edersiniz.Ellerinize sağlık
Büyük bir zevkle hanımefendi. Sabırsızlıkla bekliyorum.