
Dünyanın gürültülerine kulak kabartırsak, insanların çılgınlığının onu hangi yöne sürüklediğini, hangi umutların hala gerçekleşebileceğini, hangi Rönesans’ların çoktandır devrede olduğunu anlayabiliriz.
Jacques Attali
Gürültünün Alabileceği Biçimlerden Biri:Müzik
Dünyada gürültü olmaksızın gerçekleşebilen tek bir temel eylem yoktur.
Ses ve gürültü yaşama içkindir,sessizlik yegane ölümledir.
Kaldı ki dünyanın yaratılışı dahi (kozmogonik varsayımlara göre) sesli bir olaydır. Mısır Tanrısı Thot dünyayı bir çığlıkla yaratmıştır. Eski Ahit Tanrı’sının “ışık olsun” emrinden hemen önceki evren hali, “tohu-wa bohu” kavramı, boşluk ve dip gürültüsü anlamındadır.Başlangıçta, Khaos ve gürültü vardır. Modern bilim ise tesadüfilikten uzak bir biçimde bu durumu “büyük patlama” olarak adlandırmayı seçmiştir.
Sesler ve gürültüler her zaman hayatımızdadır.
Bu yaşlı dünyanın kaygılarla boğuşmakla görevlendirilmiş yeni insanları, her şeyin ortasındayken kendilerini dış dünyayı dinlemeye verirler,bu rutinleşmiş bir davranıştır onlar için.Öylece durur,unutur,duyar ve dinlerler: İnşaat seslerini,iş gürültülerini,eğlence gürültülerini,bize ulaşmaya çalışan medya alemini,insanları,ağlayanları, gülenleri,çığlıkları, dayatılmış ve yasaklanmış gürültüleri,öfkeyi,isyanları,sevgi seslerini,derinlerden yükselen o iç konuşmaları…
Tüm bu gürültüyü kontrol altına alabildiklerinde ise ahengi hissederler. Ahenk ise insanlığa müziği verir.
Aslında dinlediğimiz gürültülerden birisidir müzik.Fakat müziği diğer gürültülerden farklılaştıran,seslerin ilkellikten kurtarılıp insanın yaratıcı gücünün bir ürünü haline getirilmesindedir.
Friedrich Nietzche için müzik “hakikati söyleyen söz”,”dünyanın Dionysos’a özgü aynası”dır. Sigmund Freud için “şifresi çözülecek bir metin”dir.Karl Marx için “gerçeğin aynası”dır.Michel Serres için “zamanın akışı karşısında diyalektik bir duruş”tur.
Estetik olmaktan öte bir işlevi vardır müziğin veya bir dönemin estetiğinin yankısı olmaktan ötedir varlığı.
Müzik; günceli aşar,yaratıldığı toplumun geleceğini öngörür ve o toplumun intiharını önler.
Müzik bir ayna,bir kristal küre,insanoğlunun yaptıklarını kaydeden bir yüzey,bir eksikliğin işareti,bir ütopya parçası,her dinleyicinin kendi duygularını kaydettiği hususi bir bellek,bir anamnez ,düzenin ve soyağaçlarının ortak hafızasıdır”
Mouton Zahan
Bu bakış açısı, bize Bach ve Mozart’ın bulundukları toplumsal kesimin uyum hayali ile sarayın ve halkın kaygılarını, kendilerine has tarzlarıyla farkında olmaksızın dile getirmelerini; Bob Marley, John Lennon, Jimi Hendrix’in dönemlerinde söylenebilecek olanı müzikleriyle aşarak söylemelerini; Rap’in,free caz’ın ardından şehirde büyüyen şiddetin habercisi konumunda oluşunu açıklayabilir.Yine önemli müzik türlerinden biri olan caz, yarattığı ve beslendiği ortak hafıza aracılığıyla incelenebilir.Ben de bu yazıda caz müziğine gürültüden müziğe perspektifiyle yaklaşarak onu icra etmenin zorlu yollarından birisine odaklanacağım: cazın gürültülü kadınlarına.
Müziğin Alabileceği Biçimlerden Biri: Caz
Caz müziği,1880’lerde New Orleans’ta gelişmeye başlayıp 1920’lerin başında yapılan kayıtlarla son şeklini almaya başlar. Cazın kökeni, Afrika kökenli yaşam kültürü ve batı dünyasının bando gibi geleneklerinin kesişimiyle açıklanır.
Caz, 1800’lerde Amerika kıtasına getirilen binlerce Afrikalı kölenin;pamuk tarlalarından uzanan yaşam koşullarını anlattıkları Blues gibi, Ragtime gibi müzik türlerinden de köken alarak yıllar boyu değişimin ve gelişimin öznesi olarak kendini var eder.
Cazın, New Orleans’ta gelişme nedenleri; o dönemde Mississippi Nehri’nin giderek ticari bir merkez konumunda olup birçok tüccar tarafından ziyaret ediliyor oluşu, liman kentinin kozmopolit bir ortam sağlayarak eğlence sektörlerinin önemini artırması ve nihai olarak canlı müziğin önemini de artırışı olarak yorumlanır.
Caz Tarihinde Kadın
Eğlence sektörlerinin önem kazanışının kadın üzerindeki etkisi, kadınların bu mekanlarda haz nesnesi olarak görev alması ve şarkı söylemesi olmuştur.
Böylece kadınlar eğlence sektörünün kapalı sınırları içerisinde şarkı söyleyerek varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Müzik icrası için enstrüman çalarak veya sanatsal bir duyumla bu müziğin içerisinde yer almaları daha geç tarihlere ertelenmiştir.
Ancak Dünya Savaşlarının gelmesi ve erkeklerin askere giderek askeri bandolarda çalmaya başlamasıyla beraber savaş ekonomisi, kadınların çalışmasını koşullamıştır.Neredeyse birçok alanı ters yüz eden bu değişim, caz müziğine de etki etmiş ve sadece kadınlardan oluşan caz orkestraları kurulmaya başlanmıştır.Bu orkestralardan en ünlüsü ise International Sweethearts of Rhythm olarak bilinir.
Savaşın bitmesiyle bu orkestralarda yer almış çoğu kadın gözden kaybolmuş ve savaştan dönen eşleri sahneye de geri dönerken onlar da ev işlerine geri dönmüştür.Ancak yine de bazı kadınlar, caz icra etmeye devam etmiş, çok yetenekli olmalarına rağmen kabul görmemelerine karşın yoğun uğraşlar vermişlerdir.
Arabella Fields, Lovie Austin, Mamie Smith, Lil Hardin Armstrong, Dolly Jones, Valaida Snow, Peggy Gilbert, Ann Ronell, Mary Lou Williams, Billie Holiday, Ella Fitzgerald, Mary Lou Williams, Irene Higginboutham, Hazel Scott, Sarah Vaughan, Melba Doretta Liston, Clora Bryant, Toshiko Akiyoshi, Nina Simone ve niceleri dinlenesi ve hayatları bilinesi kadınlardandır.
Bu yazı içlerinden sadece üçünden kısaca bahsedebilecek bir altyapıya sahip olduğundan ilginin büyümek istediği o durumlarda, okuyucu ayrıntılı bir yolculuğa çıkabilir.
Billie Holiday(1915-1959)

Onun özgün başarısı; aşkın acılarına başkaldıran, arzu dolu, o ince, pürüzlü sesiyle;güzelliği ve hüznü insanın içine kazıyan kederli ezgilerini söylerken,çok yüce duyguları sahici ifadelere döndürebilmekteydi.
–Eric Hobsbawm, Sıradışı İnsanlar:Direniş,İsyan ve Caz
Yaprağında kan,kökünde kan.
Güney melteminde salınan siyah bedenler,
bir garip meyvedir kavak ağacından sarkan.
Görkemli güneyden bir kır manzarası,
Patlamış gözler, dağılmış ağız.
Tatlı ve ferah manolya aroması,
Sonra birden yanık etin kokusu.
İşte bir meyve:didiklesin kargalar,
Yağmur buruştursun, rüzgar kurutsun.
Çürütsün güneş, düşsün ağaçtan,
İşte bir garip, acı mahsul.
Tam olarak doğruluğu bilinmese de 15 yaşında bir baba ile 13 yaşında bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir Billie Holiday.Babası savaşa gittiğinde annesi ile çalışmaya başlar.Çocukluğundan itibaren Bessie Smith ve Louis Armstrong şarkılarıyla büyür.
11 yaşında tecavüze uğrar ve sorumlu seçilir.Annesinin iş seyahatlerinden birini yakalamak üzere New York’a gider.14 yaşındayken tekrar tecavüze uğrar, tekrar sorumlu seçilir.16 yaşındayken bir gece kulübünde seks işçiliği yapmaya başlar.18 yaşına geldiğinde ilk şarkısını söyler, yeteneğinin zamanla önemsenerek farkına varılmasıyla caz tarihinin en önemli seslerinden biri olur.Yoğun uyuşturucu kullanımı nedeniyle tutuklanır, sağlığı bozulur,44 yaşındayken ise yaşama veda eder.
Acılarla geçen hayatı ve haksız tanıklıkları onun müziğini biçimlendiren en karakteristik özellik olarak kabul edilir.
Ella Fitzgerald (1917-1996)

Küçük yaşta anne ve babası ayrılan Ella Fitzgerald, annesiyle birlikte zorlu ancak mutlu bir çocukluğa sahip olur.Dans etmeyi ve şarkı söylemeyi çok sever.15 yaşına geldiğinde annesini bir trafik kazasında kaybeder, evsiz kalır.Şarkı söyleyerek yaşamını kazanmaya başlar. Yeteneğinin serpilişiyle birlikte caz tarihinin en önemli vokallerinden biri olur.Diyabetle savaşan Fitzgerald,1993 senesinde iki bacağının dizden aşağısının ampute edilmesiyle tekerlekli sandalyeye mahkum edilir.1996 yılında 79 yaşındayken yaşama veda eder.
“Doğaçlamalarında bir trompet gibi kullanabildiği üç oktav aralığını aşan sesiyle” anılır.
Nina Simone (1933-2003)

Hayatı boyunca 500’den fazla şarkıya imza atan, özgürlük mücadelesinde oldukça önemli bir yeri olan Nina Simone; müzikle iç içe bir evde büyür. Kasabadaki kilise korosundayken yeteneği ilk kez keşfedilir.Klasik müzik icracısı olmak hedefiyle piyano öğrenmeye başlar ve zamanla bu ilgi caza doğru kayar.
Kendi gerçekliğiyle dürütsçe yüzleşerek onu yansıtmaktan çekinmeyen, düşüncelerini,müzikal tarzını ve kişiliğini standartın içinde yitirmeyen Nina Simone, caz tarihinin en önemli kadınlarından biridir.
Söylenebilecek en ağdasız son söz,belki bir teşekkür olabilir:
Tüm toplumsal ve bireysel hafızalarıyla,zihinlerinden kişiliklerine,kişiliklerinden bedenlerine,bedenlerinden seslerine yansımış o ilerici dokuyu; büyük bir inatla sürdüren kadınlar iyi ki varlar ve var olmuşlar.
Kaynakça:
Gürültüden Müziğe, Jacques Attali, Ayrıntı Yayınları
Eric Hobsbawm, Sıradışı İnsanlar:Direniş, İsyan ve Caz,Yordam Kitap
Çevirmen:Feride Çiçekoğlu, Caz:Hüznün Müziği, Kalem Yayınları
Ahmet Say, Müzik Tarihi,Müzik Ansiklopedisi Yayınları
https://billieholiday.com/bio/
https://www.womenshistory.org/education-resources/biographies/ella-fitzgerald
N. Yarkın, “Caz Müziğinde Kadının Yeri ,” Music and Women Symposium , Bursa, Turkey, pp.364-382, 2021
Kapak Görseli:Photograph by Charles Hewitt / The LIFE Picture Collection / Getty
Yazar: Nisa Gök