Kavram Olarak Nöroplastisite Yunancadaki “plaistikos” terimine dayanmakta olan nöroplastisite kavramı, şekillendirmek, biçim vermek anlamında kullanılmakta olup, insan vücudu açısından merkezi sinir sisteminin çevresel değişimlere karşı uyum gösterebilme yeteneğini ifade etmektedir. Yani insan beynindeki nöronların ve bunlar arasındaki bağlantı noktaları olan sinapsların vücudun içinden ya da dışından gelen uyaranlara bağlı olarak oluşturdukları işlevsel ve yapısal değişikliklerdir. Beyin hücrelerinin değişim gösterebilme yetisine kısaca nöroplastisite denilmektedir. Yaklaşık olarak 120 yıl önce ilk defa hakkında bahsedilen bu terimin günümüzde büyük gelişmeler gösterdiği görülmektedir. Genel olarak nöroplastisite alanında yapılan çalışmalarda amaç beyin hastalıklarının tedavisi ile hafızanın daha güçlü hale getirilebilmesidir. Nöroplastisite olmadan, yalnızca insan beyni değil hiçbir beyin, bebeklikten yetişkinliğe kadar gelişemez ya da herhangi bir beyin hasarında iyileşme gösteremez.
Bir bilgisayarın aksine, beyni özel yapan şey; duyusal ve motor sinyalleri paralel biçimde işlemesidir. Beyin, bir başkasının fonksiyonunu üstlenebilen pek çok nöral yola sahiptir, böylece gelişimdeki küçük hatalar ya da hasardan kaynaklı geçici fonksiyon kayıpları farklı bir sinir yolu boyunca güzergâh değiştiren sinyaller aracılığıyla kolaylıkla düzeltilebilir.
Nöroplastisitenin Nöral Temeli İnsan beyni, stres sebebiyle oluşan değişikliklere uyum sağlayabilme gibi bir özelliğe sahip olmasına rağmen, stres sinir sistemini etkileyen en önemli uyarılardan biri olmuştur. Stres kronik hale gelirse, beynin adaptasyon yeteneğini aşan durumlarla karşılaşılabilme ihtimali artmaktadır. Bu tür durumlarda oluşacak adaptasyon yetersizliği neticesinde, nöronlarda meydana gelecek olumsuz yeniden yapılanma ile depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. Ancak nöroplastisite ile birlikte beyni geliştirici aktiviteler yapılması ve yeni bilgiler öğrenilmesi bu olumsuz yeniden yapılanmanın geri çevrilmesini mümkün kılabilmektedir .
Yapısal Olarak Nöroplastisitenin Gerçekleşmesi Nöronların en fazla değişebilen bölümleri dentritlerdir. Bu sebeple bunların yapısında gözlenen değişimler ve gelişmelerin nöroplastik gelişmeyi gösterdiği ifade edilmektedir. Bunların yapısında meydana gelen değişimlerin kaynağı sinaptik bağlantılar olup, bu bağlantı sayılarındaki artış çevresel uyaranlar sayesinde meydana gelmektedir. Nöroplastisiteyi Azaltan ve Artıran Etkenler Alışılan hayatın dışına çıkmak ve farklı davranışlar sergilemek nöroplastik gelişmenin temelini oluşturan en önemli etkendir.. Hipokampüsde, stres sinaptik plastisiteyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Stresin olumsuz etki gücünü yaşlanma ve nörodejeneratif hastalıklar takip etmektedir. Kronik stres, beynin hipokampüs bölgesinde hasar oluşturmakta ve stres hormonlarıyla artan glukokortikoidler yüzünden, beyinde sinyal iletimini sağlayan yapılar zarar görmekte, bu durum beyindeki hücre ölümlerine kadar gitmektedir.
Dentritlerde de yapısal bozulmalara neden olup sayılarını azaltan stres, nöronların çoğalmalarını engellemekte ve hayatta kalamamalarına sebep olmaktadır. Bugün gelinen noktada sinir bilim alanında yapılan çalışmalarda beynin hem ileri yaşlarda hem de çeşitli hastalık durumlarında nöroplastisite yeteneğini korumaya devam ettiği tespit edilmiştir. Ancak, insanlardaki nörodejeneratif rahatsızlıklar için geliştirilen terapilerin yetersiz kalması, üzerinde hala çokça çalışma yapılması gereken bir konu olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu alanlarda yapılacak çalışmalar neticesinde sağlanacak ilerlemelerle Alzheimer, Huntington, Parkinson Hastalıkları ve felç, beyin tümörleri ve birçok dejeneratif hastalıkların olumsuz etkileri azaltılabilecektir.
KAYNAKÇA
https://bilimfili.com/beyin-plastisitesi-nedir-ve-neden-cok-onemlidir
http://gamet.com.tr/category/beyin/
https://faculty.fuqua.duke.edu/~jrb12/bio/Jim/21.pdf.
https://aklinizikesfedin.com/marcelo-ceberio-terapi-ile-noroplastisite-kazanmak-mumkun/
Yazar:Dilan Saraç