Tekinsiz kavramının sunduğu spesifik estetik deneyim sebebiyle kendine has bir incelemeyi hak ettiğini düşünüyorum. Peki tekinsiz tam olarak nedir? Tanıdık olmayan, tuhaf, gizemli, uğursuz, tiksinç, şaşılası, hayaletvari, ürkütücü… Belli masalların, belli romanların, belli fotoğrafların ve belli filmlerin tekinsizlik hissi uyandırdığı söylenebilir fakat bu his edebi veya sinematik bir icat değildir. Tekinsiz ile gerçekleşen deneyim uzun zamandır bilinen ve tanınan nesnenin veya kişinin, aniden ya da giderek yabancı veya belirsiz bir özellik kuşanmasıdır. Tekinsiz olan, bir zamanlar tanıdık olan ama sonrasında flulaşan mekan veya nesnedir. Örneğin doğup büyüdüğümüz eve uzun yıllar sonra uğradığımızda oluşan his tekinsizdir. Çocukken çok sevdiğimiz ama yıllardır sandıkta duran bir oyuncağı tekrar gördüğümüzde oluşan kısa süreli his tekinsizdir. Tekinsizlik yokluğun yetersizliğinden ya da mevcudiyetin yetersizliğinden meydana gelir. Ya hiçbir şey olmaması gerekirken bir şeylerin olması durumunda ya da bir şeyler olması gerekirken olmaması durumunda ortaya çıkar.
Tekinsize sinemadan birkaç örnek vererek yazıma devam etmek istiyorum. İlk olarak tekinsizi sinemada en iyi kullanan yönetmen -benim de çok sevdiğim- David Lynch’in Blue Velvet filmiyle başlayacağım. Film giriş sahnesinden itibaren garip tekinsiz duygusunu çok başarılı bir şekilde hissettirmeye başlıyor ve filmin genelinde bu tekinsizlik havası hüküm sürüyor. Filmin iki buçuk dakikalık açılış sekansı Bobby Vinton’ın filmle aynı ismi taşıyan şarkısı eşliğinde mutlu, huzurlu ve sorunsuz bir amerikan mahallesi tablosu çizerken beklenmedik şekilde evinin çimlerini sulayan bir emekli ihtiyarın kalp krizi geçirip yere yığılmasıyla devam ediyor. Sonrasında kamera parlak yeşil çimenlerin altına, böceklerin çamur içindeki karanlık ve kaotik dünyasına yöneliyor.
Peki bu sahnenin tekinsizliği nereden geliyor? Yukarıda da bahsettiğim gibi ‘’hiçbir şey olmaması gerekiyormuş gibi’’ bir hava oluştuktan sonra musluğun su sızdırması, hortumun çalıya takılması gibi küçük aksilikleri takiben gelen emekli ihtiyarın kalp krizi geçirmesi olayı yani ‘’bir şeyler olması’’ sahnedeki tekinsizliği oluşturan nedenlerden biri. Bir diğer neden ise zıtlıkların film genelinde ustaca kullanımı. Arkada çalan huzurlu denebilecek müziğin ihtiyar kalp krizi geçirirken devam etmesi, uzun beyaz çoraplarıyla okul yolunda karşıdan karşıya güvenli şekilde geçirilen sevimli çocukların ‘’huzur veren’’ görüntüsünden sonra kameranın yine o çocukların ayaklarını bastığı toprağın altındaki kargaşaya ve karanlığa yönelmesi, filmin devamında dışarıdan masum görünen apartmanların içindeki mafya bozuntularının karanlık işleri bu zıtlıklara örnek verilebilir.
David Lynch sinemasında bunun gibi çokça tekinsiz örneği bulunabilir fakat farklı yönetmenlerden de örnekler vermek istiyorum. Stanley Kubrick’in Shining’indeki bu sahnede ikizler kavramı üzerinden anlamını kazanan bir tekinsizlik mevcut.
Bu sahneyi tekinsiz yapan yaşam ve ölümün ardışık montajıdır. Anlık bir kurguyla ikizlerin bir var olup bir yok olması, bir ölüp bir dirilmesi ve nasıl öldüklerinin belirsiz olması tekinsizdir.
Son olarak yeni dönem korku yönetmenlerinden Jordan Peele’nin Get Out filminden bir örnekle yazımı tamamlamak istiyorum. Çok sevdiği beyaz kız arkadaşının ailesiyle tanışmak için evlerine giden siyahi genç ana karakter, bu sahnede kız arkadaşının babasıyla beraber evi gezmektedir. Devamında mutfağa gelirler ve ana karakter evin siyahi hizmetçisiyle göz göze gelir. Baba hizmetçi ve genci tanıştırır fakat hizmetçinin yüzünde son derece suni bir gülümseme vardır. Kamera sola doğru dönerek sahne biterken genç ve hizmetçi bir kez daha anlık olarak göz göze gelir.
İşte bu anlık bakışma süreci hayli rahatsız edici tekinsiz bir durumu ortaya çıkartır. Yine bir ikizlik durumu söz konusudur. Bunun yanında siyahi hizmetçi kadın siyahi genç için bir ayna imgesidir, genci kendisine yansıtır. Bu yüzleşme ister istemez genci de bir hizmetçiye, köleye dönüştürür. Siyahi genç freudyen bir kavram olan ‘’bastırılanın geri dönüşüyle’’ yani beyazların tarihte siyahilere yaptığı zulümle karşılaşır. Bu yüzden bu bakışma oldukça tekinsizdir.
Örnek verdiğim filmlerin kesitlerinin linklerini buraya bırakıyorum:
- https://www.youtube.com/watch?v=TwuzI8Y0uW0
- https://www.youtube.com/watch?v=CMbI7DmLCNI
- Son örnekteki sahneyi klip olarak bulamadım ama filmin 17. dakikasından sonrasını izleyebilirsiniz.
Okuduğunuz için teşekkürler…
Kaynaklar:
- Tan Tolga Demirci Freudyen Psikanaliz ve Sinema Semineri
- Mark Fisher, Tuhaf ve Tekinsiz, Koç Üniversitesi Yayınları
- David Lynch, ‘Tekinsiz’in Sineması, Agora Kitaplığı
- Slavoj Zizek, David Lynch, Encore Yayınları
Yazar:Mert Kurtuluş