Dönüşüm

” Odamda günlerdir yalnızım, ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim?”

Bir sabah uyanan Gregor kendini yataktan kalkmaya çalışan bir böcek olarak bulur. Saate baktığında işe geç kaldığını fark eder.

Tek derdi bir sonraki trene yetişmektir. Bir süre sonra ailesinin onu uyandırma çabalarını duyar ve hemen hazırlanıp işe gideceğini söyler. Fakat odadan çıkmaya cesareti yoktur. Aradan geçen sürede evlerine Gregor ‘un işe neden gitmediğini öğrenmek üzere işyerinden temsilci gelir. Gregor artık odada durmanın yararı olmadığını anlar. Kapının kilidini açarak bedeninin yarısını gösterir. Onu gören ailesi ve temsilci şoka uğrar, temsilci korkarak kaçar. Böylece Gregor işsiz kalır.

“Fakat aynı zamanda sakin, olabildiğince sakin düşünmenin çaresizce karar vermekten çok daha iyi olduğunu arada bir düşünmeyi de ihmal etmiyordu.”

Gregor, hiç sevmediği mesleği kumaş pazarlamacılığına sadece ailesini memnun etmek için devam ediyordur. Annesi, babası ve kız kardeşi rahatça yaşamlarını sürdürürken Gregor ise nefret ettiği işini titizlikle sürdürüyordur.

Gregor ‘un durumu sebebiyle ailenin diğer üyeleri çalışmaya başlamak zorundadır. Babası bankada çalışmaya, annesi dikiş dikmeye kız kardeşi ise satış danışmanlığı yapmaya başlamıştır. Aradan geçen zamanla tüm ailenin yeni düzeni oluşmuştur. Artık evin tek çalışanı ve para getireni olan Gregor odasından çıkamayan bir böcek, diğerleri ise hiç durmadan çalışan insanlardır. Artık Gregor ‘la eskisi kadar ilgilenmezler. Gregor yalnızlığın verdiği üzüntü ile giderek aç kalmaya ve güçsüzleşmeye başlar.

“An gelir insan çalışamayacak durumda olur, fakat işte o an, o insanın geçmişteki başarılarını hatırlamak ve ileride engeller ortadan kalktığında daha bir gayretle, daha çok çalışacağını düşünmek için en iyi andır.”

Herkesin çalışmaya başlamasına rağmen yine de Gregor ‘un kazandığı parayı kazanamazlar. Evlerinin bazı odalarını kiraya vermek zorunda kalırlar. Kiracı beyler akşamları oturma odasında bulundukları için oturma odasının kapısı Gregor girmesin diye kapalıdır.  Fakat bir gün gündelikçi kadın kapıyı açık bırakır ve aynı gün Gregor ‘un kız kardeşi oturma odasında keman çalmaya başlar. Gregor kardeşini dinlemek ve yanında olduğunu göstermek için oturma odasına gider. Onu gören kiracılar böyle pis bir evde kalamayacaklarını söyleyip giderler.

Kiracıların gitmesi üzerine ailesi Gregor ’a çok sinirlenir. Kız kardeşi artık Gregor ‘la aynı evde kalmamaları gerektiğini onun gitmesini istediğini söyler. Bunun üzerine Gregor odasına geri döner zayıflığın ve üzüntünün etkisiyle son nefesini verir. Sabah gelen hizmetçi Gregor ‘u ölü olarak bulur onu süpürge ile temizler. Ailesi ondan kurtulduğu için mutlu olur ve uzun zamandır gidemedikleri gezintiye çıkarlar.

“Sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri, şeytan görsün hepsinin yüzünü!”

Tüm yaşantısını ailesine adamış olan Gregor ‘un karşılıksız sevgisine hayran kaldım. Ailesinin bütün tavırlarına rağmen onları incitmekten çekiniyor.  Annesi ondan korkmasın diye nefessiz kalmak pahasına çarşafın altına saklanıyor. Ne yazık ki ailesinin ona verdiği değer o kadar büyük değil. Uzun zamandan sonra çalışmaya başlamanın suçunu Gregor ‘a yüklüyorlar, onun önceki yaptıklarını hiçe sayıyorlar. Gregor ‘un iyileşip düzeleceğini hiç düşünmeden onu bu şekilde kabul ediyorlar. Belki de Gregor iyileşebilirdi, kim bilir…

Hikâyede beni etkileyen bir nokta da böcek olduğunun farkına varmasına rağmen Gregor ‘un tek düşüncesi işe yetişmek. Aynada kendine bakmak bile aklına gelmiyor. Ekonomik kaygılar yüzünden o anki dış görünüşünü umursamıyor. Hikâye çok eski bir zamanda yazılmasına rağmen şu anki durumu da çok iyi yansıtıyor bence. Sabah erkenden kalkan gece geç saatlerde evine dönen sosyal hayattan uzak robotlaşmış bizler, Gregor ‘a fazlasıyla benziyoruz. Zaman akmaya devam ediyor ancak insanlığın düzeni asla değişmiyor.

Franz Kafka Kimdir?

Yahudi asıllı Praglı yazar 3 Temmuz 1883 yılında doğdu. Liseden 1901 yılında mezun oldu ve ardından Prag’daki Karl-Ferdinand Üniversitesine girdi. Kafka, Hukuk tahsilli yazarlardan biriydi. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma gibi dönemin edebiyatında sıklıkla işlenen temalara ve konulara değindi. Despot bir babası vardı ve Kafka’nın babasıyla ilişkisinin etkileri eserlerine yansımaktaydı.

Kafka, 3 Haziran 1924’te 40 yaşında öldüğünde ardında birkaç eser bıraktı. Bu eserlerden en çok bilinenleri Dava, Dönüşüm, Şato ve Milano’ya Mektuplar adlı eserleriydi. Kafka, yakın arkadaşı Max Brod’a eserlerinin hepsini yakmasını vasiyet etti. Kafka’nın vasiyetini yerine getirmeyen Max Brod, Kafka’nın dünya edebiyatında önemli bir konuma gelmesini sağladı.

Kaynakça

Yazar: Hacer Baştuğ

İnternet sitesi https://mubatblog.online
Yazı oluşturuldu 180

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

English EN Français FR Español ES Türkçe TR
%d blogcu bunu beğendi: