Karanlığı Sen İstedin

Romantizim ve klasizimin arasına sıkışmış bir şair. İnsanı, kendi hikayeleriyle ifşa eden türden. Buna rağmen eserlerine “sanat” demez. Şiiri hayatın bir delili olarak görür. Hayatımız iyi yanıyorsa şiir sadece bir küldür. Şanstır ki Cohen, hayat dediği kumarda görkemli bir kaybeden olarak tanımlar kendisini. Kirlenmiş kanatlarıyla uçmaya çalışan bir savaş güvercini, tanrıyı bulma çabasına girmiş ümitsiz bir zampara…

“Kendimi tümüyle bir kötümser olarak düşünmüyorum. Kötümseri yağmurun yağması için bekleyen bir kişi olarak düşünüyorum. Oysa ben kendimi tümüyle sırılsıklam olmuş hissediyorum”

Soğuk bir şehrin hırıltılı rüzgarıdır o, benim gibi bir ahmağın palto almadan çıktığı bir gecede. Kıvrım alan sokaklarda eşlik ediyor bana. Bastığım su birikintileriyle kirletirken paçamı, yaklaşıyorum sonsuz gecenin sayılı peronuna. Yalnızım ve her yerim ıslanmış. Cohen gibi aşkın sonuna kadar dans etmek istiyorum. Trene binmek üzereyim. Kapının önünde biletimi kesiyorlar. “Songs of Love and Hate” albümünün meşhur şarkısı “Famus Blue Raincoat” şarkısında onun biletini kestikleri gibi.

Daha önce dinlemediyseniz anlatayım bu şarkının hikayesini. Mektup gibi yazılmış bu parça Cohen’in sevgilisinin, kendisini en yakın dostuyla aldatmasını anlatır. Buna rağmen çok sakindir cohen şarkıda. Eski aşkına sorular sorar, nasıl olduğunu merak eden bir tavırla. Aklına takılmış birkaç hatıradan bahseder. Ağır bir şarkıdır bu. İhanetine rağmen hala vicdanı olan bir adamın sözleridir bunlar.

Sana ne diyebilirim ki kardeşim, katilim?

Gerçekten ne diyebilirim?

Sanırım seni özlüyorum ve affediyorum

Yoluma ket vurduğun için memnunum

Eğer buralara gelirsen,

Jane veya benim için

Bil ki düşmanın uyuyor

ve onun kadını artık özgür

Famus Blue Raincoat(1971)

Trende yerimi alıyorum. İnsanlar iniyor ve biniyor. Bazıları ise çoktandır bu trende. Ben ise bineli dakikalar geçmemiş. Bu trenin berbat olduğunu düşünüyorum. Yerimi beğenmiyorum fakat elimden bir şey gelmez. Yan koltuğumdaki insanlar sürekli değişiyor. Her gelen yolcu yeni bir şey öğretiyor bana. Her gelen bir parça koparıp gidiyor saf ruhumdan. Trende kimse sesini çıkarmıyor. Ama herkes biliyor.

Herkes geminin su aldığını biliyor

Herkes kaptanın yalan söylediğini biliyor

Herkeste bu buruk duygu var

İşler böyle yürüyor

Ve bunu herkes biliyor

Everybody Knows(1988)

Hayatın zarları hilelidir diyor Cohen bana. Gerçekten de doğruymuş. Genç yaşımda yaptığım hataları, 82 yaşında hastalığı yüzünden şarkılarını kaydederken bile oturmak zorunda kalan yaşlı Cohen’den dinliyorum. Bindiğim trene kadınlar hükmediyor. Çarpışma çok şiddetli olacak ve korkunç bir iz bırakacak. Emliyet kemerimi bağlamaya çalışıyorum, Cohen devam ederken söylemeye ” kalbe olanları”.

Ayağa kalkıyorum. Tren gitmeye devam ediyor. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. “Happens to the Heart” ın alaturka ezgileri çınlıyor kulağımda. Hataları olan bir adamın tecrübeleriyle yontulmuş bu şarkıyla çırpıyorum üstümü. Fakirlerin daha da fakirleştiği, zenginlerin ise daha zengin olduğu bir tren… Her ruh bir yem balığı. Her zihin ise bir köpek balığı. İyi adamların kazanamadığı bir tren bu. Romantiklerin kaybettiği, hepimizin kukla olduğu bir yolculuk… Hepimiz eninde sonunda aynı durakta ineceğiz.

Bu kargaşaya rağmen ölümün farkında olup ona bir dans bahşeden kadınların nefesiyle sarhoş oldu Cohen. Fötr şapkasını göğsüne yerleştirip ayağa kalktığını gördüm.

7 Kasım 2016′ da indi son durakta. Dışardan izlerken trenin ilerleyişini, ağır ve yorgun sesiyle konuştu kendi kendine:

” Dans için teşekkürler. “

Yazar: Kutay Kuzucu

İnternet sitesi https://mubatblog.online
Yazı oluşturuldu 180

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

English EN Français FR Español ES Türkçe TR
%d blogcu bunu beğendi: