EMPATİ BOŞLUĞU

Empatiyi başkasının bakış açısını, hissettiklerini ve sizden beklentilerini anlama becerisi olarak düşünebiliriz. Empati kulağa ilk duyduğumuzda hoş gelir ama size bazı zıtlıklarından bahsetmek istiyorum. Empati kapasitemizin ilk adımı, karşımızdakinin duygusunun bizdeki yansımasıdır. Peki birinin bizi anlamasına ihtiyaç duyduğumuzda seçimimizi kimden yana kullanırız? Bizimle aynı yollardan geçen, benzer sorunlar yaşamış birileri mi, yoksa konudan tamamen uzak insanlar mı? Çoğu kişi bu seçimi kendisiyle benzer şeyler yaşamış insanlardan yana kullanıyor, onların durumunu daha iyi anlayacağını düşünüyor. Ama bu zaman zaman bizi bir yanılgıya sürüklüyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki benzer yollardan geçmiş olmak empatiyi azaltıyor. Bir araştırmada işsiz kalmış birinin yaşadığı sıkıntılar ele alınmış. 200 den fazla kişiye iş bulamamış birinin yaşadığı zorluklar ile ilgili bir hikaye okutulduğunda, daha önce işsiz kalmış o zorlukları yaşamış ama daha sonra iş bulabilmiş insanların; hiç işsiz kalmamış ve işsizlere göre daha az acıma duygusu beslediği, onları daha çok kınadığı görülmüş. Aynı amaçlı başka deneylerde benzer sonuçlar elde edilmesi üzerine, aynı yollardan geçmiş insanların karşıdakine karşı neredeyse cezalandırıcı bir tutum sergilediği sonucuna varılmış. Peki bu durumun sebebi ne? Araştırmanın sonucunda temelde iki psikolojik olgu yattığı sonucuna varılmış. İlki; insanların geçmişteki acıları hatırlamakta başarısız olmasından kaynaklanıyor. Bugün bakıldığında o acıyı hafife alıyoruz ve buna da ”empati boşluğu” deniyor. İkincisi ise; insanların geçmişte bir sıkıntıyı atlatması ile o konuyu çok iyi bildiğini düşünmesinden kaynaklanıyor. ” O kadar da sorun değildi”, ” ben başardım, onu atlattım” gibi düşüncelere kapılması, duyduğu empatiyi azaltıyor.

Peki bizi anlamasını beklediğimiz birinden karşıt bir tutum gördüğümüzde ne oluyor? James Doty ameliyathanedeki ilk deneyiminde çok heyecanlanması ile alnından ameliyat bölgesine teri damlası sonucunda hocası tarafından kovulmuş. Daha sonra ise bu konu ile ilgili; ” Eğer orada hocam farklı bir tutum sergileseydi sonsuza dek kahramanım olurdu. Korku, endişe ve güvensizliğin egemen olduğu bir ortam yaratırsanız insanların elini kolunu bağlarsınız.” diyor.

Bu konuyla ilgili eklemek istediğim son şey ise karşıdakini anlamaya çalışırken yaşayabileceğimiz zorluklar. Bunlardan ilki dinlemekten çok tahmin etme hatası. İnsanlarla konuşmak empatiye giden en akıllıca yoldur. Sürekli tahmin etmek bizi hem yanıltır hem de yorar. İkinci hata ise sınırsız empati gücüne sahip olmamız imkansızlığını gözardı etmek. Yapılan bir araştırmada empatinin hayati önem gösterdiği meslek gruplarında( sağlık çalışanları, sosyal hizmetler…) merhamet yorgunluğunun çok belirgin olduğu görülmüştür. Her şey gibi empatinin de fazlası zarar diyebiliriz sanırım.

İkili ilişkilerimizin temellerinden olan empatiye farklı pencerelerden bakmak istediğim yazımı zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Kaynakça

  • Harvard Business Review Press. Empati. çev. Levent Göktem. İstanbul:Optimist yayınları,2020.
  • Görseller için www.pexels.com ‘ dan faydalanılmıştır.

Yazar: İpek Soysal

İnternet sitesi https://mubatblog.online
Yazı oluşturuldu 180

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

English EN Français FR Español ES Türkçe TR
%d blogcu bunu beğendi: